Kuzey Anadolu fayında dün olan deprem büyük İstanbul depremini tetikler mi? Şener Üşümezsoy iki yeri işaret etti

Yeniçağ – Özel Haber / Merve KIZILALP

Dün saatler 16:04’ü gösterdiğinde Kastamonu Tosya’da ve Çankırı Ilgaz’da 4.5 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Deprem bilimci Prof. Dr. Şener Üşümezsoy bu iki depremle ilgili Yeniçağ’a özel açıklamalarda bulundu.

Prof. Şener Üşümezsoy, Çankırı ile Tosya arasındaki Kuzey Anadolu Fayı’nın üzerinde gerçekleşen bu deprem “acaba yeniden bir stres, birikim ve yeni bir kırılma periyodu bu söz konusu olur mu” sorusuna yanıt verdi.

İSTANBUL’U TETİKLEYECEK Mİ?

“Bu iki deprem sonrası Marmara’da olacak depremin konumu 2 fay üzerinde odaklandı” diyen Üşümezsoy; Çankırı Kastamonu, Tosya depremlerinin ana stresini boşalttığı küçük depremler olduğuna değindi. Bu depremlerin direkt olarak İstanbul’u etkileyen bir yanı olmadığını, İstanbul’u etkileyecek depremin 1999 depreminde gerçekleştiğini belirtti. Edremit ve Gemlik Körfezi’ne dikkat çeken Üşümezsoy, İstanbul’a ve Adalar’a doğru giden bir fayın söz konusu olmadığını belirtirken Tuzla’dan Yeşilköy’e, Yeşilköy’den Küçükçekmeyece’ye kadar giden Çınarcık Çukuru’nun kuzey kenarındaki fayda hiçbir stresin olmadığının altını çizdi. Fayın, güney kıyıda Yalova Çınarcık ve Çınar Çukuru’nun güney kıyılarındaki sette yer alan bir fayda olduğunun altını çizdi. Bu fayın 1894’te kırıldığını 1999 yılında ise doğu kesiminin kırıldığını belirtti. Bu fayın etkisiyle güneydeki Gemlik Körfezi’yle Bandırma arasındaki bölgeye stres yüklediğini belirtti.

Üşümezsoy tarafından yapılan stres boşalım modelinde Hersek burnunun batısında Yalova-Çınarcık fayında da dördüncü segment kırılma olmuştur. Bu nedenle stres boşalma Teşvikiye’ye kadar gelmiştir. Rodstein’da stres boşalımı Yalova batısında Hersek burnunda kalmıştı. Oysa çalışmalar Yalova Çınarcık fayının 1999 da kırıldığını ortaya çıkarmıştır. Bu durumda da Teşvikiye’ye kadar kırılma gelmiştir.

Kuzey Anadolu’nun iki büyük kırılması sonrası Erzincan depreminin 1939’dan sonra Ladik’te küçük bir deprem yaratığını belirten Üşümezsoy, 1943 olan Tosya depreminin büyük bir alanda 7.5’lik deprem yaşattığını hatırlattı. Bu depremin 280 kilometre boyundaki bir fayın kırılmasıyla sonuçlandığının altını çizen Üşümezsoy, bunu takip eden 1944 döneminde ise Bolu-Gerede depremi olduğunu belirtti. Bu iki depremin birbirini takip eden tek bir deprem gibi düşündüğümüzde Kuzey Anadolu Fayı’nın orta kuşağındaki stres boşalımının söz konusu olduğunu ifade etti. Böylece Bolu’ya kadar uzanan yaklaşık 180 kilometrelik bir fayın kırıldığını belirtti. Bu iki fayın uzunluğunu topladığımız zaman 460 kilometrelik bir fayın kırıldığı görülmektedir. Faydaki stres boşalımı ise her alanda farklı olarak kendini göstermektedir.

Harita paylaşan Şener Üşümezsoy, haritanın anlamını şu şekilde açıkladı:

Yukarıdaki şekil karışık gözlükse de lekeler, mor lekeler, depremler, streslerin boşaldığını göstermektedir. O mor lekelerden sonra fayın 2 ucundaki kırmızı noktalarda da stres birikimini, tetiklenmesini göstermektedir. Yani depremlerde sıkıştırma gücü ile makaslama gücü fay düzlemi üzerine bir savaş haldedir.

Sıkıştırma gücü depremin oluşmasını engeller ve depremler arasında egemendir. Makaslama gücü ise fay düzleminde ters yönde hareket eder ve makaslama gücü normal gücü yendiği zaman deprem olur. İşte bu durumda makaslama gücüyle sıkıştırma gücü faylardan boşalır. Bu atım fayın üzerindeki atılımla gerçekleşir. Burası stres düşmesi ve uçlarda tetikleme yapar.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir