31 Ocak 2025

Bursa Ajans: Güncel Bursa Haberleri ve Yeni Gelişmeler

Gündemden Ekonomiye, Spordan Teknolojiye Bursa’nın Nabzı: Her An, Her Yerde Bursa Ajans ile Haberdar Olun!

Steinmeier’in Ortadoğu ziyaretinin son durağı Türkiye

Almanya Cumhurbaşkanı Steinmeier, 5 Şubat'ta Ankara'ya birkaç saatliğine, kısa ama önemli bir ziyaret gerçekleştirecek. Erdoğan'la Suriye ve İsrail'i görüşecek.

Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier, 2 Şubat’ta başlayacak Ortadoğu gezisi dönüşünde Türkiye’ye de uğrayacak. 2 Şubat’ta Suudi Arabistan’a, 4 Şubat’ta da Ürdün’e seyahat etmesi öngörülen Steinmeier, 5 Şubat günü öğleden sonra Ankara’ya uçacak.

DW Türkçe’den Değer Akal’ın haberine göre, Steinmeier’in akşam saatlerinde Ankara’da sadece Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile yüz yüze görüşme gerçekleştirmesi, bu görüşmenin hemen ardından da Türkiye’den ayrılması öngörülüyor.

TÜRKİYE VE ÜRDÜN PROGRAMA SONRADAN EKLENDİ

Cumhurbaşkanı Steinmeier’in aslında kasım ayında gerçekleşmesi planlanan Suudi Arabistan ziyareti, Almanya’da koalisyon hükümetinin dağılmasıyla patlak veren kriz nedeniyle ertelenmişti. Almanya’da erken genel seçimlerin 23 Şubat’ta yapılmasının önünü açan Steinmeier, yurtdışı seyahatlerini yeniden gündeme aldı, pazar günü gerçekleşecek Suudi Arabistan ziyareti vesilesiyle Ürdün ve Türkiye’yi de seyahat programı kapsamına almak istedi. 6 Şubat depremlerinin yıl dönümü nedeniyle programı yoğun olan Erdoğan’ın Steinmeier ile bir araya gelebilmesi için taraflar 5 Şubat akşamında mutabık kaldı.

‘EKSPRES’ ZİYARETİN NEDENLERİ: SURİYE VE GAZZE

Steinmeier’in Ankara ziyaretinin Almanya’nın erken genel seçim sürecinde olduğu ve siyasi belirsizliğin yaşandığı bir dönemde gerçekleşecek olması dikkat çekiyor. Cumhurbaşkanı Steinmeier daha geçen yılın nisan ayında Türkiye’ye ilk devlet ziyaretini yapmıştı.

Diplomatik kaynaklar, Steinmeier’in Ortadoğu’da yaşanan kritik gelişmeler, büyük dönüşüm nedeniyle birkaç saatliğine de olsa Türkiye’ye uğrayarak Erdoğan ile özellikle Suriye ve İsrail konuları hakkında yüz yüze görüşmek istediğine dikkat çekiyor.

Berlin, Gazze’deki ateşkesin sürdürülmesine tüm esirlerin serbest bırakılmasının sağlanmasına, Suriye’de barış ve istikrarın tesisine büyük önem affediyor. Sadece Gazze’de değil, Suriye’de de siyasi istikrarın tesisinde hem Türkiye hem İsrail’in iki önemli aktör olduğu, iki ülke arasında gerilimin tırmanmaması gerektiği değerlendirmesi öne çıkıyor.

Türkiye’nin bölgede kilit bir ağırlığa sahip olduğunu düşünen Alman yetkililer, Erdoğan’ın önümüzdeki süreçte atacağı adımların da büyük önem taşıdığına vurgu yapıyor.

Cumhurbaşkanı Steinmeier’in Erdoğan ile en üst düzeyde temasta bulunması, beklentileri iletmesi, Almanya’nın politikalarının devamlılığı açısından önemli görülürken aynı zamanda Erdoğan’ın vizyonu, atmaya hazırlandığı adımlar hakkında ilk elden bilgi edinmesinin de iki ülke arasındaki işbirliği için önem taşıdığı düşünülüyor.

SURİYE ALMANYA İÇİN NEDEN ÖNEMLİ?

Şam’ın Türkiye destekli HTŞ tarafından ele geçirilmesi ve Esad yönetiminin devrilmesiyle birlikte Suriye’de yaşanması muhtemel gelişmeler Avrupa’da en çok Suriyeli mülteciyi ağırlayan Almanya tarafından da büyük bir dikkatle izleniyor.

Aşırı sağın güçlendiği, Almanya için Alternatif’in (AfD) oy oranlarını artırdığı Almanya’da düzensiz göçün önlenmesi, Suriyeli mültecilerin ülkelerine geri gönderilmesi en önemli gündem maddeleri arasında yer alıyor. 23 Şubat’taki erken genel seçimlere geri sayımın başladığı Alman siyasetinde göç kaynaklı tansiyon gün geçtikçe tırmanıyor.

Bu nedenle Almanya açısından Suriye’de istikrarın sağlanması, siyasi geçiş sürecinin tüm etnik ve dini grupların katılımıyla sürdürülmesi, Suriyeli sığınmacıların gönüllü geri dönüşleri için gerekli koşulların sağlanması büyük önem taşıyor.

Berlin, Suriye siyasetinde olumlu gelişmelerin yaşanması durumunda, Almanya’da suç işlemiş veya oturum hakkını kaybetmiş Suriye vatandaşlarının ülkeye iade edilmesini sağlayacak bir işbirliği için de şimdiden zemin yokluyor.

Zaten bu nedenle Ankara-Berlin hattındaki diplomasi trafiği de yeniden hız kazandı. Çünkü Türkiye’nin izleyeceği politikalar, sadece Suriye’nin geleceği açısından değil, Almanya siyasetinin de geleceğini etkileyebilecek bir potansiyele sahip.

BERLİN’İN ANKARA’DAN BEKLENTİLERİ

Almanya, Suriye’nin yeniden bir şiddet sarmalına sürüklenmemesi için kapsayıcı bir diyalog süreciyle siyasi istikrarın tesis edilmesini, Avrupa’ya yeni göç dalgalarını tetikleyecek gerilimlerden kaçınılmasını istiyor.

Berlin bu nedenle özellikle Suriye’de Türkiye destekli silahlı gruplar ile Ankara’nın PKK’nın Suriye uzantısı olarak nitelendirdiği YPG’nin ana omurgasını oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri (SDG) arasında gerilimin tırmanmasını önlemeye yönelik girişimlerde bulunuyor.

Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, 20 Aralık’ta Ankara’da mevkidaşı Hakan Fidan ile bir araya gelerek Suriye’de barış ve istikrarın tesisini sağlayacak süreç ve izlenecek adımları masaya yatırdı.

Bu ziyareti sırasında Ankara’ya Suriye’nin kuzeydoğusundaki gerilimi tırmandırmaktan kaçınma beklentisini iletirken “Kürtlerin güvenliği özgür ve güvenli bir Suriye için hayati öneme sahip” mesajını verdi, Fidan’ın da bu görüşü paylaşmasından duyduğu memnuniyeti dile getirdi.

Bununla birlikte Baerbock, Türkiye’nin Suriye kaynaklı güvenlik kaygılarının ‘meşru’ olduğunun da altını çizdi, Suriye’nin toprak bütünlüğünü ihlal etmeden Türkiye’nin ve Suriye’nin diğer komşularının güvenliğinin nasıl sağlanabileceğini konusunda yoğun görüşmeler yürütüldüğünü kaydetti. Baerbock, ‘milislerin silahsızlandırılması ve gelecekteki ulusal güvenlik yapısına entegre edilmesinin’ önem taşıdığına vurgu yaptı.

Baerbock bu ay başında da Fransız mevkidaşı Jean-Noel Barrot ile birlikte Şam’a gitti, 29 Ocak’ta Suriye’de geçiş dönemin cumhurbaşkanı ilan edilen HTŞ lideri Ahmed Şara ile görüştü.

ALMANYA’DAN SDG’YE İLK ZİYARET DİKKAT ÇEKMİŞTİ

Bu süre zarfında Berlin aynı zamanda Türkiye destekli silahlı gruplar ile ana omurgasını PKK’nin Suriye uzantısı YPG’nin oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri (SDG) arasında gerilimin düşürülmesi için de yoğun bir diplomasi trafiği yürüttü.

Örneğin Alman Dışişleri Bakanlığı Ortadoğu Özel Temsilcisi Tobias Tunkel, 22 Aralık’ta SDG komutanı Mazlum Abdi ile gerçekleştirdiği telefon görüşmesinde, ‘Kobani’de yükselen tansiyon ve bu tansiyonu düşürmek için atılması gereken acil adımları’ ele aldıklarını duyurdu.

Görüşme sonrasında açıklama yapan Tunkel, “SDG ve Türkiye destekli güçler arasındaki gerginliğin tırmanması siviller için bir felaket olur” dedi, bunun Suriye’de istikrarın tesisi çabalarını da zora sokacağı uyarısında bulundu.

Tunkel, ayrıca ocak ayının ilk haftasında SDG Dış İlişkiler Sorumlusu İhlam Ahmed’i Berlin’de ağırladı. Ahmed’e Suriye’nin kuzeydoğusunda gerilimin düşürülmesi ve sivillerin korunmasının büyük önem taşıdığını aktaran Tunkel, ayrıca IŞİD’in yeniden canlanmasının ‘ne pahasına olursa olsun engellenmesi gerektiğini’ iletti. Alman yetkili ayrıca Suriye’de kapsayıcı bir çözüm için SDG’nin Şam ile diyalog kurma taahhüdünü memnuniyetle karşıladıklarını duyurdu.

Bu temaslarının ardından Tobias Tunkel başkanlığındaki bir heyet uzun yıllar aradan sonra bizzat Suriye’ye, Kürtlerin kontrolündeki bölgeye iki günlük bir ziyaret gerçekleştirdi.

SDG Komutanı Mazlum Abdi ile görüşmesinde çekilen fotoğraf paylaşan Tunkel, “Suriyeli Kürtlerin hak ve menfaatleri en iyi şekilde Şam ile kurulacak bir Suriye içi diyalogla korunabilir” açıklamasını yaptı.

19 Ocak tarihli açıklamasında Tunkel, Mazlum Abdi ile SDG ve HTŞ liderleri arasındaki doğrudan temaslarda ele alınması gereken acil konular hakkında konuştuğunu aktararak şunları kaydetti:

“Şimdi Suriye’nin kuzeydoğusu için değişim, bölünme ve ayrışmanın üstesinden gelme, yoksulluğu aşma ve Suriye’de müreffeh bir Kürt bölgesi inşa etme fırsatı doğuyor. Bunun için de şimdi başlaması gereken ulusal diyalogda Kürtlerin güçlü bir sesle temsil edilmeleri gerekiyor. IŞİD’e karşı devam eden mücadelede yanlarında olacağımız güvencesini verdik. Birleşik, kapsayıcı yeni bir Suriye’nin inşasına yönelik büyük çabaya ortak olmak istiyoruz.”

(ALINTI)